uzunca bir vakitti zaman
boylu boyunca yoğrulmuş yorgunmuş uzanan
cok değil bir süre önce
atmıştı adımını
lakin gitmek şöyle dursun
deli gibi dönmeye başladı
kesilen suyun gelmesiyle de musluklar akmaya
cıbıl oldugundan mı gıdıklandı ayakları
yoksa uyuşukluğundan mı
bir saat olsaydı duvarda
tikli taklı
bir de kuşu gülen haylaz suratlı
ne olacak tı sanki
kanatlanıp ucacak mıydı
bakın pencereler kapı duvar
kuytular kutular ve de kurtlar
pek vahşi buralar
hırçın salondaki tüm canlılar
çiçekler domuz olmuş
yabanlar gül diken
hava biraz soğuk şimdilerde
bir göç hissiyatı derinlerde
nereye gitmeli geleceklerde gerçeklerle
yırtık ceketler ve cebinde misketler
kırmızının maviyle karıştığı resimler
nasıl da çirkinler
suların içinde cıbıl ayaklar
perdelerini çıkardı
rüzgarla pencere kilidini kırdı ve
sihirli bir duvar kusmaya başladı
iki büyük kanat önce
sağa sola çaptı kendini
ardından suya batıp çıkmaya
dönmekte olan yüzgeçlerini farkedemeseydi eğer
boğulabilirdi belki de
yaban gülmeseydi ve diken
dolanmasaydı kanadına kuşun
ötmeyebilirdi
sular yükselmeden önce
ölmeyebilirdi kurt
uğulayabilseydi öncesinde
birileri uyanabilir
yanındaki dürtebilir
geçti_ diyebilirdi
kurt ölmedi
duvar kusmadı
tik ve tak derken
kapı çalmadı
kuşun sesi ise
hiç çıkmadı
lakin yabanların hıçkırıkları
tüm gece uzak ülkelerde inledi
durdu
.